Prof. Dr. Nurullah ÇETİN


ncetin64@hotmail.com
  Tüm Yazıları

MEHMET NURİ PARMAKSIZ’IN “ŞİMDİ ÖLSEM” ŞİİRİNİ TAHLİL

Şimdi ölsem,

Hangi şiir ağıt yakar arkamdan.

Hangi kitap gözyaşı döker hüznüme.

Ve hangi göz

Derdimin dermanı olur yüzüme.

 

Şimdi ölsem

Hangi okur ortak olur melâlime.

Hangi sözlükte manam yerini bulur.

Ve hangi çağ

Sözlerime aşina olur.

 

Şimdi ölsem

Ellerimin yalnızlığını hangi soğuklar örter.

Biliyorum şimdi ölsem,

Kalbimdeki aşkın dumanı

Sonsuzluğun sonsuzluğu kadar tüter.

Mehmet Nuri Parmaksız

*Konu: Şiir ve şairin değeri.

*İzlek: Şairler, öldükten sonra kendi değerlerinin, sanatlarının, eserlerinin tam olarak bilinmesini ve ne yapmak istediklerinin tam olarak anlaşılmasını isterler. 

*Düşünce: Bu hikemî bir şiirdir. Zira şiire ve şaire dair bilgece bir yaklaşım ortaya konmaktadır. Bir milletin vicdanı ve ruhu olan şairlerin ortaya koydukları sanatın öldükten sonra nasıl bir değerlendirme ve algılama içinde olacağına dair hikmetli bir sorgulama yapılmaktadır.

Olay: Şiir, manzum hikâye değil, saf şiirdir. Şairlerin hayatı, ölümü ve ölüm sonrası süreç tahkiye kurgusu içinde verilmemekte; sadece bu hayat sürecine dair izlenimler, duygular, beklenti, tahmin ve değerlendirmeler serpiştirilmektedir.

*Varlık: Şiirde yer alan somut nesneler, gerçek anlamlarından çok mecazi ve çağrışımsal anlamlarıyla veriliyor. Yani sezgici idealist yaklaşım benimsenmiş.

*Duygu: Şiire bir şairin hayatı boyunca ortaya koyduğu güzel eserlerle duyduğu mutluluk, yaşama sevinci, ölümünden sonra kıymetinin bilineceği beklentisi, ümit ve hasret duyguları yüklenmiş.

*İmge ve Simgeler:

*Şairin ölümünden sonra arkasından ağıt yakılması: Bu imge, şairin ortaya koyduğu değerli eserlerin kıymetinin hakkıyla takdir edilmesi ve bu yüzden şairin kaybına duyulan üzüntü duygusunu verir. Ancak öte yandan aslında şair gibi büyük değerlerin hayatlarında yeterince kıymetlerinin de takdir edilemediği gerçeğiyle yüzleşmeyi davet ediyor.

*Ölen şairin arkasından kitapların gözyaşı dökmesi: Ölen şairin arkasından onun bıraktığı sanat mirasını hakkıyla değerlendirecek, anlatacak, açıklayıp yorumlayacak eserlerin nasıl bir niyet ve kalitede olacağının sorgulanması. Bütün şairler haklarında yazılacak kitapların, yapılacak eleştirilerin, tanıtım ve yorumların doğru, gerçekçi ve hakkaniyetli olması beklentisindedir.

*Ölen şairin arkasından gözlerin derdinin dermanı olması beklentisi: Şairlerin bir başka beklentisi de şairin nasıl bir dertle dertlendiğinin farkına varılmasıdır. Yani sanat, şiir bir derdin ürünüdür. Şair hayatı boyunca bir çilenin yoğurduğu büyük bir davanın peşinde koşan, derdi olan adamdır. Yazar, şair, düşünür “yazmasam deli olacaktım” diyen adamdır. Dolayısıyla okuyucuların da kendisini anlaması, derdine ortak olması, ona bakan gözlerin onun meselesini görmesini istemek gibi haklı bir talebi vardır.

*Ölen şairin arkasından onun melaline okurların ortak olması: Şairler ömür boyu bir melalin peşindedir. Soylu bir hüznün, anlamlı bir kederin peşindedir. Bu anlamda şairin hayatı acıyı bal eyleyen bir hayattır. Böylesine önemli bir derdin peşinde yaşanmış ömür elbette önemlidir ve okuyucu, şairi bu yönüyle anlamalıdır ve kıymetini ona göre biçmelidir.

*Ölen şairin sözlükte manasının yerini bulması: Şairiler, yazarlar, fikir adamları öldükten sonra nesnel bir tanımlamayla kayıtlarda yer almak isterler. Onun yaptığı işi doğru anlayan, doğru ve insaflı yorumlayan, açıklayan, değerlendiren kıymet bilicilere ihtiyaçları vardır. Sözlüklerde, edebiyat tarihlerinde yerlerinin doğru, sağlam ve hakkaniyetli olmasını isterler.

*Çağın ölen şairin sözlerine aşina olması: Her şair, yazar, fikir adamı eskilerin tabiriyle ibnü’l-vakttir. Yani çağının tanığıdır. Kendi zamanının, döneminin vicdanıdır, kendi zamanının ruhunu, sorunlarını, özlemlerini dile getirir. Bu bakımdan şairler, çağdaşı olan insanların hatta daha sonraki çağ insanlarının sözlerine aşina olmalarını, verdikleri mesajı anlamalarını, ne demek istediğinin farkına varmalarını isterler.

*Ölen şairin ellerinin yalnızlığını soğukların örtmesi: Şair demek bir bakıma yalnızlığa mahkum kişi demektir. Çünkü şair, sosyolojik anlamda bir toplum, bir kalabalık içinde bulunsa bile ruhen, kalben, duygu ve düşünceleriyle yalnız adamdır. Kendine özgü bir adacıkta yaşar. Kendi kurduğu kozasında yalnız yaşayan adamdır. Öldükten sonra bu yalnızlığı soğuk bir tabaka altında gizlenecektir. Yani onun yalnızlığı tam olarak anlaşılmadan gömülüp gidecektir.

*Ölen şairin kalbindeki aşkın dumanının
sonsuzluğun sonsuzluğu kadar tütmesi: Şair büyük, sonsuz, sınırsız bir aşkın peşine düşmüş, hep uçucu kaçıcı olan o soyut aşkı yakalamak için ömür boyu koşmuş; ama yakalayamamış, hiçbir zaman da yakalayamayacaktır. Aşkı yakaladığı anda zaten şairliği heyecanı, hayatı biter. Şairin beslenme kaynağı yakalanmış aşk değil, peşinde koşulan aşktır. Şair de zaten bu durumdan memnundur.

*Metinlerarası İlişkiler:

Şiirin “Hangi okur ortak olur melâlime.” mısraında Ahmet Haşim’in “O Belde” şiirinde yer alan “Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.” mısraıyla bir içerik örtüşmesi vardır. 

*Nazım Şekli: Şiirin nazım şekli serbesttir.

Dil ve Üslup: Şiirde dil sapmaları görülmüyor. Yaşayan Türkçenin somut bir örneğidir. İç konuşma ve lirik üslup türleri hâkim durumdadır.

*Ahenk: Şair, şiirin ahengini sağlamak için vezin ve kafiye gibi geleneksel ahenk vasıtalarına yer vermemiş; tamamiyle iç ahenge önem vermiştir.

*** Köşe Yazarlarımız İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) üyesidir ve telif hakları İLESAM tarafından korunmaktadır. Köşe Yazarlarımızın yazıları izinsiz olarak kopyalanamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz. İzin almadan yazıları kopyalayıp başka yerde yayınlayanlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında İLESAM'ın kendilerine açaçağı maddi tazminat davasını kabul etmiş sayılır.


 Okunma Sayısı : 1115

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 930620
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.